HAKAN AKKAYA KÖŞESİ ~ AYIN SOHBETİ ~ ÇAĞLA ŞİKEL / 25 Ekim 2014

MODA ÜZERİNE

HAKAN AKKAYA: Senin için “Moda” neyi ifade ediyor?
ÇAĞLA ŞİKEL Benim için; aslında kendi modamı ifade ediyor. Kendi yarattığım şeyler, yaratıcılıklarım gibi. Ne kadar içinde olursam olayım, kendimi modaya kurban etmediğimi düşünüyorum. Moduma, ruhuma, zamana ve mevsimlere göre değişen bir olgu bu bence.

HA: Peki sence herkes kendi modasını yaratabilir mi?
ÇŞ: Evet yaratabilir! Ama yaratmaktan kaçınıp özenti durumuna girildiği zaman kurban dediğimiz durum oluşabiliyor. Bunun dışında her zaman söylediğimiz gibi kişinin bedenini tanıyıp kendi modasını yaratması taraftarıyım. O zaman daha özgün, özgüvenli ve şık duruyor.

HA: Sence moda; sadece kıyafet ve giyim üzerine bir kavram mıdır?
ÇŞ: Tabii ki ilk akla gelenler; kıyafet, aksesuar vs. Ama bunu ben her zaman saçımın rengi, makyajımın tarzıyla destekliyorum. O yüzden moda bir bütün. Kişinin kendi modasını yaratması; takacağı bir yüzükle, dümdüz giyilen bir kıyafette bile bir tarz yaratabiliyor. Bunu keşfedebilmek, abartıdan uzaklaşmak ve modanın bir bütün olduğunu algılamak gerekiyor.

PEKİ YA DÜNYADA?

HAKAN AKKAYA: Türkiye’de ve dünyada tarzını beğendiğin kişiler var mı? Kimler?
ÇAĞLA ŞİKEL: Ben artık dünyadaki modacıları saymıyorum kimseye. Neden biliyor musun? Çünkü ihtiyaç duymuyorum, aramıyorum, “ne kadar güzel yapmış” demiyorum. Eskiden hep sayardık. Dünyada bizim ismimizin konuşulmaya başlamasından ve başarılarımızdan kaynaklanıyor. İsim saymaya başlasam; kimisi sponsorlarım olduğu için, kimisiyleyse gerçekten gönül bağım olduğu için çok uzun sürer saymam. O yüzden; fikir olarak gerçekten dünyada birçok ünlüyü giydiren çok önemli tasarımcılarımız var. Yaşadığımız heyecanlar, yaratıcılıkları bence Türkiye’nin dünya modasında yarışanlardan hiçbir farkı yok.

HA: Dünyada en çok beğendiğin model kim?
ÇŞ: Gisele Bündchen. Çok beğendiğim model var aslında. Kimisinin yüzünü beğeniyorum, kimisinin vücudunu ama genelde dünyada en beğendiğim; Gisele.

ÇAĞLA ŞİKEL’in TARZI

HAKAN AKKAYA: Podyumda, sahnede veya ekranda olmadığın, günlük zamanında tarzın nedir?
ÇAĞLA ŞİKEL: Spor, casual dediğimiz tarz ama yeri geliyor bir anda inanılmaz bir kokoş günümde olabiliyorum. Botlarımı, dantelli mini eteğimi, üzerine bir kazak ve deri ceketle de çıkabiliyorum. Genelde haftanın 3 - 4 günü spora gittiğim için kıyafet problemim olmuyor. Hep tayt ve spor ayakkabı, t-shirtle çıkıyorum. O çok büyük bir rahatlık, ne giyeceğim düşüncesi yok. Tayt giy çık. Onun dışında da sevdiğim tasarımcılardan ve sponsor firmalarımdan; hem programımda, hem özel davetlerde yararlanıyorum.

HA: Gardırobunda eski ve asla vazgeçmediğin bir şey var mı? Nedir?
ÇŞ: Geçen gün aslında “vazgeçmeyeceğim” dediğim birçok şeyden vazgeçtim. 3 koli kıyafet çıkardım ve birçok ilgili, gerekli yere bağışladım. Çok eskiyen ve giymeye devam ettiğim deri ceketlerim, paltolarım ve ayakkabılarım var. Küf tutuyorlar ama vazgeçemiyorum, bir bağlılık var onlarla aramda, yaşadığım güzel günler var o kıyafetlerle. Çok özel bir gecede giydiğim bir ayakkabı benim için vazgeçilmez bir parça olabilir. O benim için bir hatıradır. Acayip bir bağ var ayakkabıyla aramda.

HA: Çağla Şikel’in gardırobunda olması gereken 3 temel şey nedir?
ÇŞ: Jean, t-shirt, deri ceket.

HA: Giyim tarzınla yaşadığın mekanın tarzı birbirine yakın mı?
ÇŞ: Bizim aşırı klasik bir evimiz yok. Modern ve kullanışlı açıkçası. Çocuklardan dolayı mobilya köşelerinden kaçmak için kadife süngerler kaplı kenarlar - köşeler. Biraz Emre’nin sevdiği, onun ruhuna ait. Biraz antikaya ve koleksiyon merakı var. Ben bazen modern şeylerle alaturka şeyleri yan yana getirmeyi çok seviyorum. Biz aslında bu evi yaparken tamamen hem onun istekleri hem benim isteklerimi harmanladık ve böyle bir ev ortaya çıktı ve biz memnunuz. Yerde kilim var ama küplerden oluşan inanılmaz modern bir koltuk da vara. Biz bu kombini severek ve keyifle yaptık. Ben hayatımda da abiye bir elbiseyle, casual bir botu kombinlemeyi seviyorum.

HAKAN AKKAYA: “Bu kıyafeti keşke ben giyseydim” dediğin bir kıyafet oldu mu? Varsa kim, nerede giymişti?
ÇAĞLA ŞİKEL: Rihanna’nın geçen gün duş alırken giydiği üstü bustiyer, altı file bir çorap. Giyebilmeyi isterdim onu. O kıyafetle bir çekim yapabilmeyi isterdim.

HA: Çağla Şikel podyuma hazırlanırken neler yapıyor?
ÇŞ: Hangi defileye hazırlanırken? Hakan Akkaya defilesine hazırlanırken mi yoksa genel mi? Sende hatim indirdiğimiz için... ☺ Bir gün öncesinden mutlaka manikür pedikür yaptırıyorum. Saç bakımımı yaptırıp, ertesi gün yapılacak olan saça göre bir baz hazırlatıyorum. Çünkü o gün yapılmasıyla bir gün önceden yapılması arasında çok fark oluyor. Artık yıllardır bu işi yaptığım için biliyorum. Herkes taze taze yaptırayım der ama taze saç uçar, kaçar, dağılır, birbirine karışır. Bir gün önce yapılan saç çok daha iyi tutar. Ayrıca defileden bir kaç gün önce; mutlaka spor yarım. 2. Gün laktik asit gittiği için vücut ve kaslar tam şeklini alıyor. Mesela senin defilen için onu yapmıştım, çok daha iyi bir formda gözüküyor, daha fit görünüyorsun. Onun haricinde dua ediyorum ve çıkıyorum.

DİKİŞ İLE ANILAR

HAKAN AKKAYA: Dikiş dikmek deyince aklına ne geliyor?
ÇAĞLA ŞİKEL: Çocukluk dönemlerimizde; biz kumaş alırdık, annem evde bayramlık kıyafetlerimizi dikiş makinasında kendi dikerdi. Çok meraklıydım dikie, ayaklı Singer’i çok net hatırlıyorum. Biz onunla bebeklerimize elbise diktik yıllarca. Benim dikiş ile tanışmam çok eskiye dayanır. İp neresinden geçer, nereden bağlanır her şeyini çok iyi biliyordum ve çok iyi kullanıyordum da dikiş makinasını. İlk tanışmam o zaman olmuştu. Sonrasında annem artık elle bile overlok çekildiği için çok uzaklaştık. Hiç vakit ayırmaya niyetlenmedim, çok uzun süre o dikiş makinası üzerinde dantel bir örtüyle evin bir aksesuarı oldu.

HA: Çağla Şikel model olmasaydı ne olurdu?
ÇŞ: Çok şey var aslında, hakikaten bilemiyorum...

HA: Tasarımcı olmayı hiç düşündün mü?
ÇŞ: Ciddi niyetle düşünmedim. Öyle bir vaktim olmadı hiç bunu düşünmeye. Yokluk içerisinde belki “Acaba ne yapsam” diye düşünmüş olabilirim. Daha önce saç için aksesuarlar yapmıştım. Şapkalar, kravatlar hazırlamış, hepsini işlemiştim. Ama o zaman çok vaktim vardı. Cennet Mahallesi projesindeydim ama akşam eve gidince, çoluk çocuk olmadığı için, bir terapi gibiydi benim için. Tasarım konusunda bir elbiseyi görünce bence şurası böyle olmalıydı diye diye bir gün illa ki yapacağım sanırım, kendim değil ama bir iş birliği içerisinde olabilir.